İstanbul (3 günlük) 14  ºC /  5  ºC 7 Nisan 2005 Perşembe  
English
yenibir.com
Genç Hürriyetim
Agora
Gündem
Avrupa Birliği
Dünya
Ekonomi
Spor
Yaşam
Teknonet
Tüm Haberler
Yazarlar
Kültür Sanat
Magazin
Özel Dosyalar
Hava Durumu
Astronet
Televizyon
HÜRRİYET EKLER
Bilim
e.yaşam
Otoyaşam
Seyahat
Pazar
Cumartesi
Cuma
Kelebek
Mobil Hürriyetim
Arşiv Arama
ArşiviM
Bize Ulaşın
Reklam
Bilim Son Güncelleme 01:14
04.04.2005
Araştırma Dünyasından

Felaketzedeler için betonlu çadır üretildi

Doğal afetlerden sonra evsiz barksız kalanlar için acilen başlarını sokacak yapılara ihtiyaç duyulmakta. Betonla sağlamlaştırılmış branda bezinden üretilen çadır iyi bir alternatif gibi. İngiliz araştırmacılar tarafından geliştirilen çadırın kurulması için su ve hava pompası yeterli.

Yumurta kabuğu statikçiler arasında gerçek bir mucize olarak kabul edilmekte. İncecik kireç tabakası son derece sağlamdır çünkü. Londra Kraliyet Koleji’nden iki endüstri tasarım öğrencisi şimdi yumurta kabuğundan esinlenerek beton çadır konseptini geliştirdiler.

William Crawford ve Peter Brewin, kullandıkları çimentoyu düzenli olarak brandanın üzerine uygulanmış. Katlanmış çadır su geçirmez bir paket içinde saklanmakta ve ihtiyaç halinde suyla doldurulmakta. Paketin büyüklüğü, su ve çimentonun doğru ölçülerde kullanılmasını garanti ediyor. Bundan sonra pompalanarak kurulan çadır kubbe şeklinde açılıyor. Maddenin on iki saat içinde kurumasından sonra çadır kullanıma hazır hale geliyor.

Crawford ve Brewin bu fikirleri sayesinde İngiltere’deki Cement Association’den bir ödül de almışlar. Yardım kuruluşlarının ilgi gösterdiği çadır paketi 230kg ağırlığında ve uçakla kolayca taşınabilmekte. Kurulduktan sonra 16 metrekare olan çadırın fiyatı 2000 euro civarında olacak. Aynı boyda normal bir çadır yarı fiyata satılmakta.

Beton çadırının yakında endüstriyel olarak üretilmesini uman iki öğrenci şimdi yatırımcı arıyor.

Dağlarda yaşam daha uzun

Yunanlı bilim adamlarının Journal of Epidemiology and Community Health dergisindeki yazılarına göre yüksek bölgelerde yaşayan insanlarda kalp/dolaşım hastalıklarına bağlı ölümlere daha az rastlanıyor. Ve ortalama yaşam süresi de daha uzun. Atina Üniversitesi’nden Nikos Baibas ve ekibi, 15 yıl boyu üç Rum köyündeki 1.150 kadın ve erkeğin yaşamını izlemiş. Köylerden ikisi yaklaşık bin metre yükseklikteki bir ovada yer alıyordu ve tüm köylerdeki insanların yaşam biçimleri aşağı yukarı aynı idi.

Sonuç olarak, dağ köylerinde yaşayanlarda kalp/dolaşım hastalıklarına bağlı ölümler, insanların kalp/dolaşım hastalıkları için tehlikeli sayılan yüksek kan basıncı ve yüksek kan yağı değerine eğimli olmalarına rağmen daha az. Sonuçlar, uzmanların yaş, beden ağırlığı, sigara içme alışkanlığı ve alkol tüketimi gibi faktörleri dikkatte almaları halinde bile değişmemiş. Bilim adamları dağ köylerinde yaşayanların zorunlu olarak engebeli yollarda yürümek zorunda oldukları ve düşük oksijenli havada yaşamaya alışkın olmaları nedeniyle de daha sağlıklı olduklarını sanıyorlar.

Kirlenmiş sular yüzünden yılda 4000 çocuk ölüyor

22 Mart 2005 tarihinde kutlanan dünya su gününde hayvanları koruma organizasyonları sular için tehlike oluşturan faktörler konusunda uyarırken, UNICEF de özellikle de Üçüncü Dünya ülkelerindeki su ihtiyacının giderilmesini istedi. UNICEF’ten yapılan açıklamaya göre yetersiz içme suyu ve kötü temizlik koşulları birçok ülkede çocuk ölümlerinin çokluğundan sorumlu. Kirlenmiş sular yüzünden günde 4000 çocuk ölüyor. Yarım milyardan fazla insan, içme su ihtiyacını kirlenmiş kaynaklardan, kuyulardan, göl veya ırmaklardan karşılamakta. Dünya nüfusunun neredeyse yarısı kadar insan (yaklaşık 2,6 milyar) hala tuvalet veya kanalizasyona sahip değil. Bu nedenle de her yıl beş yaşın altında 1,8 milyon çocuk ishal ve ishale bağlı hastalıklar yüzünden yaşamını yitirmekte.

Dünya Hayvanları Koruma Organizasyonu WWF son tatlı su yunuslarının kurtarılması için girişimde bulundu. Kirlenmiş sular, barajlar ve suyu azalmış ırmaklar kör memelilerin hayatını zorlaştırmakta.

Stres ölçen çatal bıçak

Mum ışığında ilk kez yenen romantik bir akşam yemeğinden sonra güzel kadının veya çekici erkeğin neler hissettiğini kim merak etmez ki? Bir İngiliz meraklı şimdi kişilerin içinde bulunduğu ruh halini ölçebilen çatal bıçak üretti. Çatal ve bıçağın içindeki elektrotlar yalan detektörünün ilkesine göre işlemekte. Yani cildin elektrik direncini belirliyorlar. Ancak yeni buluşun henüz önemli bir dezavantajı var. Nature dergisindeki haberde çatal ve bıçaktan sarkan çok sayıda kablonun sistemin çok fazla göze batmasına yol açıyor deniyor.

Larsson aslında çatal bıçağını gizli elektrotlarla üretmeyi planlamıştı ama ne var ki üretim sırasında bazı zorluklar ortaya çıkmış. Yalan detektörüyle yapılan testler sırasında denekler sakin bir şekilde oturuyorlar oysa yemek sırasında durmadan hareket edilmekte. İşte Larsson bu soruna bir çözüm getirmek için dokunulan elektrotların verilerini değerlendiren özel bir yazılım programı geliştirmiş.

Ayrıca kullanım sırasında bıçak ve çatala yansıyan değişken basınç da ölçümü bozmakta. Larsson bu yüzden saplara, bilgisayara,yüksek stres ve yüksek basınç arasındaki farkı görmeye yardımcı olan basınç sensorları yerleştirmiş. Ölçümlerin sonuçları böylece bilgisayar ekranında bir diyagram şeklinde gösterilmekte. Sistem sadece çatalla yemek yiyen kişilerde işlememekte.

Virüslerden korunmanın en iyi yolu su ve sabun köpüğü

Elleri sabunlu suyla yıkamanın örneğin Hepatit A ve Gastroenteritis gibi viral hastalıklardan korunmanın en iyi yolu olduğu bildirildi. Bakterilere karşı en çok etkili olanlar, antibakteriyel bileşimler. Sonuç 14 farklı temizlik maddesini test edilmesine dayanan bir araştırmayla elde edildi. American Journal of Infection Control dergisindeki yazıya göre en kötü çözüm elleri su kullanmadan alkol bazlı çözeltilerle temizlemek. Bu şekilde bakterilerin sadece %50’si temizlenmekte. North Carolina Üniversitesi’nde Emily Sickbert-Bennet başkanlığında çalışan ekip, 62 gönüllüyle yaptıkları araştırmalarla, tıp personelinin ellerini düzenli olarak ama sadece 2 saniye süreyle yıkadıklarını saptamışlar. Alkollü ve ıslak mendilli temizlik de uzun vadeli etkili olmamakta diyen araştırmacılar, birkaç kez tekrarlanan temizlikten sonra etkinin iyice azaldığını söylüyorlar.

İyi huylu rahim tümörlerine alternatif tedavi

Charité Kliniği’nde gerçekleştirilen bir araştırma sonucunda iyi huylu rahim tümörlerinin "aç bırakılması" ameliyat için iyi bir alternatif olarak ortaya çıktı. Klinik, geçtiğimiz iki yıl boyu alternatif girişimin uygulandığı seksen hastayı incelemiş. Doktorların açıklamasına göre kadınların %90’ında rahatsızlıklar uzun vadeli olarak iyileşmiş.Kadınların hemen hemen dörtte birinde miyom olarak bilinen iyi huylu rahim tümörü görülmekte. Bu oluşumlar sadece ağrılı, rahatsız edici kanamalarda ve sık sık idrara çıkma ihtiyacı gibi durumlarda ameliyatla temizlenmekte. Yeni yöntemde kasık bölgesinden ince bir plastik hortum rahmin atar damarına itilmekte. Bu şekilde miyomun kan damarlarına ulaşıldığında, kum taneciği boyutundaki plastik kürecikler aşılanıyor damarlara ve bu şekilde tümöre giden kan akışı engellenmekte. Bu yöntem rahimlerini kaybetmek istemeyen veya ameliyattan korkanlar için gerçek bir alternatif diye konuştu Charité uzmanı Thomas Kröncke.

Teröre karşı kozmik ışın

11 Eylül saldırılarından bu yana dört yıl geçmesine rağmen Amerikalı parlamenterler saldırıların önlenmesinde hala boşlukların bulunduğuna inanıyor. Amerikan pilot birlikleri de uçuş güvenliğinin ihmal edildiğinden yakındı. Sonuçta ABD’deki hava alanları ve sınırlarından geçen milyonlarca yük konteynırından sadece %5’i kontrol edilebilmekte Radyoaktif bir bombanın bu yollardan şimdi ABD’ye girmesini önlemek isteyen bilim adamları kozmik ışından yararlanacak.

Halihazırda kullanılmakta olan geliştirilmiş detektörlerle de araştırmacılar metal konteynırları açmadan kontrol edebilmesini umuyorlar. Özel aletler, kozmik ışınların dünya atmosferine girmesinde oluşan en küçük parçacıkları (miyonları), plütonyum, uranyum, kurşun, çelik, alüminyum ve petrolün içindeki karbon ve hidrojen moleküllerin bile saptayabiliyor.

GPS’siz güvenli konumlama

Radar sinyallerini akılcı bir şekilde değerlendiren İsveçli araştırmacılar GPS’ye alternatif bir sistem bulduklarına inanıyorlar. Sistem gerçi yalnızca kıyılara yakın bölgelerde çalışıyor ama uydu konumlaması kadar kusursuz işlemekte.

Uydu konumlaması bulunmayan bir dünya artık imkansız gibi bir şey. Yük gemileri, trafik uçakları ve hatta kamyonlar bile artık GPS (Global Positioning System/ Küresel Konumlama Sistemi) ile yola çıkıyorlar. Bununla birlikte uzaydan gelen sinyallere yüzde yüz güvenmeleri mümkün değil tabii. ABD tarafından çalıştırılan sistem her an devre dışı kalabilir. Mesela savaş anında düşmanın yolunu şaşırtmak için.

Sistem öte yandan kötü hava şartlarında da kullanılmaz hale gelebiliyor. Mesela uydularla aynı frekansta işleyen vericiler gibi. Irak ordusu bu tür verilerle özellikle de Amerikan silahlarının yönlerini değiştirmeye çalışmakta. İsveç’teki Linköping Üniversitesi’nden bir öğrenci şimdi diğer vericilerden etkilenmeyen ve en azından gemileri GPS’den bağımsız kılacak bir konumlama sistemi geliştirdi. Kontrol ve İletişim Merkezi’nden Rickard Karlsson, sadece radar ve işlem gücünden yararlanıyor. Gemi radarıyla devamlı olarak kıyı hatları arasındaki mesafe ölçülmekte. Bir yazılım programı, ölçümleri dijital haritalarla karşılaştırarak, geminin yerini kesin bir şekilde belirlemekte.

Bu doktora çalışmasını yöneten Fredrik Gustafson, sistemin sadece kıyılara yakın bölgelerde işlediğini ve geminin sahilden en fazla 700km uzaklıkta olması gerektiğini söyledi. Sistemin güvenli bir şekilde çalışması ayrıca kıyı hatlarının değişkenliğine de bağlı.

Benzer bir yöntemin denizaltılarında da kullanılabileceğine değinen Karlsson, bu durumda radar yerine sonarın kullanılabileceğini ve ses ölçümlerinin deniz dibinin üçboyutlu bir haritasıyla karşılaştırılması gerekecektir dedi.

Defensin, şarbon zehrini nötrleştiriyor

Bilim adamları şarbonla mücadelede yakında insan bedeninde bulunan maddelerden yararlanacak. Defensin olarak adlandırılan bu maddeler, şarbon bakterilerini bedene zarar vermeden önce nötrleştiriyor.

Yeni bağışıklık terapisi, Max-Planck Enfeksiyon Biyolojisi Enstitüsü’nde Stefan Kaufmann yönetiminde geliştirildi. Araştırmacılar antibakteriyel savunma moleküllerinden oluşan defensinleri şarbon mikrobunun üzerine salıyor. Bakterilerin hücre duvarına delikler açarak mikropları öldüren defensinler şimdi yepyeni bir antibiyotiğin gelişimi için bir temel oluşturdu. Bilim adamları araştırmaları sırasında bedendeki defensinlerin öldürücü şarbon mikrobunu nötrleştirdikleri, dolayısıyla da şarbonun etkisini yok ettikleri ilk kez saptandı diyor Kaufman, "Proceeding of the National Academy of Sciences" dergisinde.

Defensinlerin ne zaman ilaç olarak kullanılabileceği konusunda enstitü kesin bir şey söylemiyorsa da bilim adamları endüstrinin desteğiyle şarbon zehrine karşı önümüzdeki yıllarda uygun bir ilacın geliştirebileceğini tahmin ediyorlar.

Şarbon mikrobu özellikle de 11 Eylül saldırılarından sonra dikkat çekmeye başladı. Şarbonlu mektupları açan beş kişi yaşamını yitirirken, binlerce kişi antibiyotik tedavisi görmüştü. Şarbon domuz, sığır, at, koyun ve keçide doğal enfeksiyon hastalığı olarak ortaya çıkar. Bu durum özellikle de hayvancılığın yoğun olduğu sıcak bölgelerdeki insanlar için tehlikelidir.

Şarbon hastalığıyla ilgili mücadele kolay değil. Gerçi ABD’de yetmişli yıllardan bu yana onaylı bir aşı bulunmakta fakat etkisi tartışmalı. Şarbon hastalarının ölme olasılığı hala çok yüksek. Antibiyotik tedavisi enfeksiyondan hemen sonra başlatılmadığı taktirde pek etkili olmamakta. Çünkü mikropların öldürülmesinden sonra bakteriyel zehirlerin etkisi sürmekte. İşte bu nedenle yeni tedavi stratejilerine acilen ihtiyacımız var diye konuştu Kaufmann.  


arkadaşıma yolla arşivime ekle yazıcı için
 Fırsat Ürünleri Bu bir reklamdır. 
PARİS GİDİŞ-DÖNÜŞ UÇAK BİLETİ
e-kolaytatil'e bakmadan uçak bileti almayın !
ucuz bilet almanın en kolay yolu e-kolaytatil.com...

En Beğendiğiniz 10 Haber
Lütfen bu haberi değerlendiriniz...
Beğenmedim    1   |  2   |  3   |  4   |  5     Beğendim

Yorumlarınızı Yazınız
Bu haber hakkında henüz yorum yok
  Diğer Bilim Haberleri
Hürriyet Bilim'de abonelik fırsatı
Mutluluğun en önemli anahtarı güçlü aile bağları ve arkadaşlık
Üç ay içinde üçüncü bir deprem beklenebilir
Küresel ısınmaya karşı siz ne yapabilirsiniz?
Bedenle birlikte büyüyen kalp kapakçığı üretildi
Atlantik’teki sıcak su kaynaklarında yaşam kaynıyor
Suyun, buzun ve lavların kanıtları
Einstein’ın mirasçıları dünya formülünü bulabilecek mi?
Görme engelliler bilgisayar çipiyle görecek
2004’te şizofreni araştırmalarında neler bulundu

Ana Sayfa | Son Dakika | Tüm haberler | Gündem | Dünya | Ekonomi | Spor | Yaşam | Bilim-Teknoloji | Yazarlar
Kültür Sanat | Magazin | Özel Dosyalar | Piyasanet | Hava Durumu | Astronet | Televizyon
İnsan Kaynakları | Arşivim | Arama+Arşiv | Bize ulaşın | Yardım
© Copyright 2005 Hürriyet